TRABZON MEDYA SANAT

SİTEMİZ DÜZENLENME AŞAMASINDADIR. BİLGİLERİNİZE ARZ OLUNUR.

23 Nisan 2010 Cuma

AHMET KÜRT



Harun Yavruoğluinfo@takagazete.com
Tarih: 17.04.2010 Saat: 09:01:57 (540 okuma)
Çelişkiler yaşamaktayım.
Kim haklı kim haksız?
Ne doğru ne yanlış? Anlamak ve ayıklamak zor...
Adı: Ahmet Türk.
Ama aslı astarı Kürt.
Üstelik Kürtler arasında Abdullah Öcalan’dan sonra en çok sevilen insan.
Hatta Türkiye genelinde sevilen bir şahsiyet.
Çünkü Ahmet Türk:
Sakin tabiatlı.
Olgun tavırlı.
Uzlaşmacı.
Kapatılan Barış ve Demokrasi Partisinin diğer eş başkanları gibi: kan, kin, intikam zırvalarını ağzına almayan bir sağduyu sahibi.
Fakat gel gör ki; siyaset, bu sağduyu sahibi, bu makul insana yasaklanırken,
sayıp sövenler hala milletvekili.
Teröre açıkça her türlü destek vermelerine rağmen milletvekili.
Ve üstelik dokunulmazlıkları bile var.
Dedim ya kafam karışık...
Kafam karışık...
Belli ki aklım ermiyor bu iyi, kötü doğru, yanlış tasnifine.
Tam da bu sırada bir Neşat Ertaş türküsü tutturasım geliyor:
“Cahilim dünyanın nesine kandım...”
Devlet Muş’ta görülmesi gereken bir davayı güvenlik gerekçesiyle Samsun’a alıyor.
Ama ilgililer, güvenlikle ilgili nedense hiçbir önlem almak ihtiyacı duymuyor.
Bunun sonucu olarak sözde milli hissiyatı coşan, aklını bilmem ama belli ki bileği kuvvetli bir zatın hışmına da uğruyor Ahmet Türk.
Yaşlanmaya yüz tutmuş dedesi yaşındaki eski Barış ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Türk’ü; eşek sudan gelinceye kadar, pardon polis gelinceye kadar bir güzel dövüyor.
Bunun üzerine olay mahallinde bulunan Sırrı Sakık ve diğer Kürt kökenliler de başta devlet olmak üzere her kesime ağza alınmayacak hakaretler sallıyorlar...
Ardından Baydemir; Diyarbekir’den babalanıyor...
Yine ağzını ve orasını burasını bozuyor.
Ve Hitler’e rahmet okutacak tehditler savuruyor.
“Ne Karadeniz, ne Ege ne Marmara kalır...” diyor.
Ama o da hala belediye başkanı.
Emrinde devletin araçları,
İş makineleri...
Yüzlerce çalışanı...
Amma velâkin, onca yumruğu yiyen Ahmet Türk, yine sağduyulu...
Bir tatsızlık çıkmasın yaklaşımıyla tansiyonu düşürmeye çalışmakta.
Fakat, ne hikmetse siyaset yapması yasaklanan o.
Tehlikeli görülen yine o.
Yoksa bizim göremediğimiz başka hallerimi mi var bu Ahmet Türk’ün.
Dedim ya, kafam karışık...
Gelelim şu yumrukçuya:
Sevgili Atilla Atamer’in dediği gibi “ne mutlu kafana!” .
Aklın sıra Türkiye’nin onurunu kurtarıverdin.
On binlerce askerin, onlarca skorskylerin ve topların yapamadığını yaparak Kürt meselesini birkaç yumrukla çözüverdin.

FOTOĞRAF SERGİSİ


Mustafa Reşat Sümerkan, Sevgi Gültekin ve arkadaşlarının hazırladığı FOTOFORUM FOTOĞRAF SERGİSİ önceki hafta FORUM alışveriş merkezinde açıldı.
daha çok doğa fotoğraflarının yer aldığı sergi herzamnki gibi büyük ilgi görmüş olup, bir hafta açık kalacak.

SKANDAL JÜRİ

Skandal Jüri!Tarih: 18.04.2010 09:20:33 (255 okuma) Trabzon Belediyesi’nin bu yıl ilk kez düzenleyeceği Trabzon 1. Şiir ve Deneme Yarışması sanat camiasında tartışmalara neden oldu. Alakasız İsimlerTrabzon’da yaşanan fıkra gibi olaylara bir yenisi eklendi. Trabzon Belediyesi ve Türkiye Yazarlar Birliği Trabzon Şubesi tarafından bu yıl ilk kez düzenlenecek olan şiir yarışmasındaki jüride bir karikatürist, bir müzik öğretmeni, bir mühendis yer aldı. Bu Jüri Temsil EtmezTrabzonlu şairlerden Mehmet Kuvvet, “İbrahim Kavzoğlu hariç diğerlerinin yetkinliği tartışılır. Kültür ve sanatın nabzını tutan insanların olmaması gereken yerde değil olmaları gereken yerde olmaları gerekir” derken, Yaşar Bedri Özdemir ise “Ciddi bir umursamazlık örneği” dedi.15 Bin TL ÖdülSanat camiası ve şairler tarafından yadırganan bu durum, büyük eleştiri alırken, yarışma jürisindekilerden İbrahim Kavzoğlu dışındakilerin yeterli olmadığı yorumu genel bir kanı olarak oluştu. İki yarışmada dereceye girenlere toplam 15 bin TL ödül verilecek.Olmaları Gereken Yerde OlsunlarTAKA Gazetesinin kültür sanat editörü Şair Mehmet Kuvvet, gazetemizde yaptığı yorumda şunları aktardı:“Ürünlerin Özgünlük, Sanatsal Değer, Konuya Uygunluk ve Türkçe Kullanımını değerlendirecek olan Seçici Kurul’un bu konulara yetkinliğine gelince, İbrahim Kavzoğlu adına sözüm yok. Çünkü Kavzoğlu Edebiyat Öğretmeni olup, şiir ve denemeye yetkinliğini daha önce yapmış olduğu bir çok kültür ve sanatla ilgili etkinliklerle kanıtlamıştır. Seçici Kuruldaki diğer bir isim olan Adnan Taç’ın Şiir ve Deneme Yarışması Seçici Kurulu’nda yer almaması gerekirdi. Bu hayatında hiç karikatür çizmemiş bir şairin karikatür ile ilgili bir yarışmanın seçici kurulunda yer almasına benzer.Diğer bir isim ise H. Nurcan Yazıcı. Emekli Müzik Öğretmeni olan Yazıcı’nın yerel bir gazetede köşe yazarlığından başka şair bir kimliği bulunmamaktadır. Adları şair olarak yazılan İbrahim Sağlam, Osman Gökhan Bali ve Mustafa Mazlum’un Modern Türk Şiiri içerisinde yer almadıkları, kendilerini böyle adlandırmadıkları bilinmektedir. Seçici Kurulda adı geçenlerden Kavzoğlu hariç hangisi ürünlerin değerlendirme kriteri olan özgünlüğü, sanatsal değeri, konuya uygunluğu, hele hele Türkçe kullanımını değerlendirebilecekler bilemiyorum. Kültür ve sanatın nabzını elinde tutması gereken insanların hata yapmaması ve de olmaması gereken yerde değil olmaları gereken yerde olmaları gerektiğini düşünüyorum.Bütün bunlar şunu göstermektedir, Trabzon Belediyesi ve TYB Trabzon Şubesi’nin organize ettiği bu yarışma Modern Türk Şiiri ve Deneme Sanatı’nı temsil etmemektedir.”Haberin devamı gazeteniz 'da

MUSTAFA YAZICI ELSANATLARI SERGİSİNDE


Araştırmacı Yazar Trabzon Karikarür ve Mizahçılar Derneği Başkan Yardımcısı Mustafa Yazıcı Trabzon Fatih eğitim fakültesi son sınıf öğrencilerinin Kanuni Vakfında düzenlediği el sanatları sergisini izledi.
Üniversiteli gençler. Trabzonun doğal güzelliklerini ve Trabzon'lunun misafirperverliğini överken halkın asabiyetinden yakınmışlardır.
Beğeniyle izlenen sergi bir hafta açık kalmıştır.
Trabzon Atatürk Köşkü 2010 turizm yılına hazır.
Köşk, güzel bahçesi Atatürke ait etkileyici iç dokor ve eşyalarıyla 2010 yılında da en çok görülecek mekanaalardan olacaktır.

Denizkızıdır Salı pazarında gözlerin

Sen kıyıdan kıyıya
Akçaabat olurken
Mavi yamalı göğüm
Görürdü mart soğuklarını
Kedileşirken kiremitlerde

Ben çorapsız mendilsiz
En çok da sensiz büyüdüm
Sende Pirali köftenin piri
Bin Ali oldu şimdi her biri
Pulatanaydin sevmek için
Bahaneydin
Damla damla içtim seni
Şahaneydin
Kılçığını sevdiğimin diyarı
Yokluğunu taşıyamam
Köfte kokulum
Kınalı kuzumun otlağı
Çalımlı kızımın sokağı
Her hali güzelim
Yüreğimden sevdim seni
Yüreğinden
Ak caminin gölgesinde
Zayara
Şinik
Mucira
Yalınayak acılar nurumdur
Onurumdur seninle
Kaynatırken terimi
Mor soğuklu geceler
Kalanima susturur
Yorgunluğumu

Zeytin bakışlım
Eli nakışlım
Karayemişim
Kar yemişim dağlarında
Küsmedim
Karanfilin ak yerisin
Emeğim alın terim
Elim kolum her yerimsin Akçaabat
Saklarım masumiyetini ihanetlerden
Sarı boyalım
Horumun
Horon olduğu yerde
Puslu duman titremesi yüreğin
Mahşer-i honefter olur
Gözlerinin çimenlerinde
Kemençe mani
Kollar kollar
Ula kim
Yüzüne tütün olduğum
Vallahi sevdim seni
İşte şuramdasın
Mavi bir soluk gibi
Vapurlu takalı
Hamsi limon odun ateşi
Kurarken saltanatını sofralara
Aşk bir süvaridir sırtında dalgaların
Canımsın
Heyecanımsın
Karalâhanam beyaz talihim
Gül bahçem kemençem
Eğlencem
Hayatım
Hamaratım
Akçaabat’ım
2003